kur an daki dua ayetleri arapça türkçe

Kuran (Arapça: القرآن el-Kur'an) veya Kur'an-ı Kerim, İslam dininin kutsal kitabıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), kendisine peygamberlik görevi verilmeden önce bir süre Mekke yakınındaki Hira dağında bir mağaraya çekilir, Allah'ın büyüklüğünü düşünmekle meşgul olurdu. 610 yılının Ramazan ayında bir Kuran'daki Misaller On üçüncü yüzyılın fıkıh âlimlerinden olan İbn Kayyım el-Cevziyye; İslamî kaynakların ve tasavvufun Kur'an ve sünnet kadar çalışıldığı bir Web Sitemizden Yapacağınız 199 TL ve Üzeri Alışverişlerinizde Kargo Bedava! Ayetel Kürsi okunuşu, anlamı ve Arapça metni haberimizde. Bakara suresinin 255. ayeti olan Ayetel Kursi duasının okunması çok faziletlidir. Kur'an ayetleri olan ve dua niteliğinde olan ARAPÇA KURAN’I KERİMİ YÜZÜNDEN OKUYUN. Bu sayfadan Kuran-ı Kerim’i Arapça versiyonuyla takip edebilirsiniz. Dosyayı dilerseniz indirebilir, dilerseniz indirmeden direkt bu sayfa üzerinden inceleyebilirsiniz. Ayrıca uygulamanın calışması için onay penceresi çıkarsa izin veriniz. Unexpected server response (403) while Kur'an-ı Kerim'in onsekizinci suresi olan Kehf Suresi, Mekke döneminde inmiş olup 28. âyetin Medine döneminde indiği rivayet edilmiştir. Kehf Suresi, 110 ayet olup adını; ilk defa dokuzuncu âyette olmak üzere,birkaç yerde geçen “kehf ” kelimesinden almıştır. Agence De Rencontre Gratuite Pour Les Femmes. Ayetel Kürsi Duası ya da suresi olarak bilinen bu ayet-i kerime Bakara Suresi'nin 255. ayetidir. Ayet-el Kürsi'nin okunuşu sayesinde kolayca ezberlemek mümkündür. Ayetel Kursi Türkçe anlamı Diyanet Meali ve Arapça yazılışı ile birlikte fazileti gibi pek çok bilgi sayfamızda yer KürsiAyetel Kürsi Bakara Suresi içerisinde yer alan 255. ayettir ve okunması açısından oldukça büyük faziletleri Kürsi Türkçe OkunuşuAllâhü lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûm, lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm, lehû mâ fi’ssemâvâti ve mâ fi’l-ard, men-ze’l-lezî yeşfe’u indehû illâ bi-iznih, ya’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm, ve lâ yuhîtûne bi-şey’in minılmihî illâ bimâ şâe, vesi’a kürsiyyühü’s-semâvâti ve’l-arda ve lâ yeûdühû hifzuhumâ ve hüve’laliyyü’ Kürsi Türkçe AnlamıDiyanet meali şu şekildedir "Allah, O Allah’tır. O, yegâne hak mâbuddur ki O’ndan başka İlâh yok, yalnız O; daima yaşayan, duran, tutan, her an bütün hilkat üzerinde hâkim, Hayy ü Kayyum ancak O’dur. Ne gaflet basar O’nu, ne uyku. Göklerde, yerde ne varsa hepsi O’nundur. Kimin haddine ki izni olmaksızın O’nun yanında şefaat edebilsin? Allah, yarattıklarının işlediklerini, işleyenlerini, geçmişlerini, geleceklerini bilir. Onlar ise O’nun bildiklerinden yalnız dilediği kadarını kavrayabilir; başka bir şey bilemezler. O’nun kürsüsü, ilmi bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır ve bunların koruyuculuğu, bunları görüp gözetmek kendisine bir ağırlık da vermez. O, öyle ulu, öyle büyük ve yücedir."Ayetel Kürsi Arapça YazılışıAyetel Kürsi Tefsiriİçinde Allah’ın kürsüsü zikredildiği için “Âyetü’l-kürsî” adıyla anılan bu âyet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle dikkat çekmiş, hakkında hadisler vârit olmuş, çok okunmuş, şifa ve korunmaya vesile kılınmıştır. Kelime-i şehâdet ve İhlâs sûreleri nasıl İslâm inancının özünü ihtiva ediyor ve insanlara Allah Teâlâ’yı tanıtıyorsa Âyetü’l-kürsî de –onlardan daha geniş ve detaylı olarak– bu özelliği taşımaktadır. Bir önceki âyette peygamberlerin getirdiği bunca âyet ve “beyyine”ye imana götüren işaret ve delil rağmen insanların ihtilâfa düştükleri, kiminin küfrü kiminin imanı tercih ettiği zikredilmişti. İnsanı imana götüren deliller, aklını kullanarak üzerinde düşüneceği “kendisinde ve yakından uzağa çevresinde enfüs ve âfâk”, peygamberleri desteklemek üzere Allah’ın onlara lutfettiği mûcizelerde ve vahiy yoluyla yapılan “sağlam delillere dayalı sözlü açıklamalar”da görülmektedir. Bu âyet gerçek mâbudu arayanlar için eşsiz ve başka hiçbir kaynaktan elde edilemez bir açıklamadır, Buhârî, Müslim, Nesâî, Ahmed b. Hanbel gibi sahih kaynaklardan derlediği hadislerden birkaçı bile bu âyetin önemi hakkında bir fikir edinmeye yetecektirHz. Peygamber, Übey b. Kâb’a “Allah’ın kitabından hangi âyet en büyüğüdür” diye sorup “Âyetü’l-kürsî’dir” cevabını alınca onu tebrik etmiştir Müslim, “Müsâfirîn”, 258.Yine Übey’in hurmasına şeytana tâbi bir cin musallat olmuş; vermeyi, dağıtmayı seven Übey’i bundan vazgeçirmek üzere hurmayı aşırmaya başlamıştı. Übey mahlûku takip ederek yakaladı. Garip bir şekli vardı. Onunla konuşunca kimliğini ve maksadını anladı. Kendilerinden nasıl kurtulabileceğini sorunca “Bakara sûresindeki kürsü âyeti ile” dedi ve ekledi “Onu akşamda okuyan sabaha kadar, sabahta okuyan akşama kadar bizden korunmuş olur.” Sabah olunca Übey durumu Hz. Peygamber’e aktardı. Resûlullah, “Habis doğru söylemiş” de Ebû Hüreyre’den naklen yukarıdakine yakın bir rivayet vardır. Hz. Peygamber’e hadiseyi anlatınca şeytan olduğunu öğrendiği hırsız Ebû Hüreyre’ye şöyle demiştir “Yatağına yatınca Âyetü’l-kürsî’yi oku, devamlı olarak Allah’tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır.”Allah varlığı ezelî, ebedî, zaruri ve kendinden olan, her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve her şeye kadir olan... yüce mevlânın öz ismidir. Bu öz isim zikredildikten sonra hem O’nun vahdâniyeti birliği, tekliği hem de İslâm’ın getirdiği imanın tevhid Allah’ı birleme, bir bilme özelliği açıklanmak üzere “O’ndan başka tanrı yoktur” elleriyle yaptıkları putlara tapmakta idiler. Bunlar cansız eşyadan yapılırdı. Canı bile olmayan varlığın ilâh olamayacağını ifade etmek üzere hemen arkasından “O diridir” buyurulmuştur. Evet Allah diridir, O’nun hayat sıfatı vardır ve tıpkı diğer isimleri ve sıfatları gibi bunun da mahiyetini ancak kendisi Araplar’daki gerekse diğer kavimlerdeki müşriklerin çoğu büyük bir Allah’a inanmakla beraber bunun yanında –her birine bir işlev tanıdıkları– sözde tanrılara inanmışlardır. Bu inanç tevhide aykırıdır. Tevhidi açıklayarak başlayan âyet, Allah Teâlâ’nın “kayyûm” sıfatını zikrederek “küçük, aracı, özel görevli... tanrılar”a gerek bulunmadığını ifade etmektedir. Çünkü kayyûm, “bütün varlıkları görüp gözeten, yöneten, bir an bile onları bilgi ve ilgisi dışında tutmayan” demektir.“Onu ne uyku basar ne uyur” cümlesi, hay ve kayyûm sıfatlarını pekiştirmekte ve biraz daha anlaşılmasını sağlamaktadır. Uyku basan veya fiilen uyuyan birinin gözetim, yönetim, koruma gibi işleri yerine getirmesi mümkün değildir. Allah Teâlâ’nın kayyûmluğu kâmil ve kesintisiz olduğuna, daha doğrusu kayyûm sıfatı bunu ifade ettiğine göre O’nu ne uyku basar ne de ve gökte ne varsa –başka hiçbir kimseye değil– O’na aittir; yaratanı da gerçek sahibi de O’dur. Âyetin bu mânayı ifade eden parçası “Yalnız O’na aittir” kısmıyla tevhidi öğretirken “başkasına değil” mânasıyla de şirkin çeşitlerini reddetmektedir. Çünkü müşrik toplumlar varlıkları yaratılış, aidiyet ve yetki bakımlarından çeşitli tanrılar arasında paylaştırmışlar; meselâ yıldız, gök, yer... tanrılarından söz etmişlerdir. “Yerde ve gökte” tabiri Arapça’da “bütün varlıklar” mânasında kullanılmakta, adına yer ve gök denilmeyen veya maddî mânada yere ve göğe dahil bulunmayan mekânlar ve buradaki varlıklar da bu ifadenin içine ortak koşan kâfirlerin bir kısmı, bu ortakların O’na denk olduklarına değil, O’nun nezdinde reddedilemez şefaat, geri çevrilemez aracılık hakkına sahip bulunduklarına inanmakta ve putlara bu anlayış içinde tapınmaktadırlar. “Allah katında, O izin vermedikçe hiçbir kimse şefaat edemez” mânasındaki cümle bu inancın asılsızlığını ortaya koymakta; şefaatin de izne bağlı bulunduğunu, O izin vermedikçe ve dilemedikçe kimsenin böyle bir yetki ve imkâna sahip olamayacağını özlü ve etkili bir şekilde zihinlere yerleştirmektedir. Allah katında kendisine şefaat izni verilenlerin durumu ve yetkileri, ödül törenlerinde ödülleri vermek üzere kürsüye çağrılan şeref konuklarınınkine benzemektedir. Ödülün kime verileceğini bilen ve belirleyen onlar değildir. Ancak bu merasimi tertipleyenlere göre onlar, şerefli, saygıya lâyık, büyük kimseler olduklarından kendilerine böyle bir imtiyaz verilmiştir. Allah katında şefaatlerine izin verilecek olanlar da Allah’a yakın ve sevgili kullar başka bütün şuur ve bilgi sahiplerinin bilgileri sınırlıdır, doğru da yanlış da olmaya açıktır. Bu genel gerçek şefaat meselesine uygulandığında kimin şefaate lâyık olduğunun da ancak Allah tarafından bilineceği anlaşılır. Çünkü dış görünüşü mâ beyne eydîhim itibariyle şefaate lâyık görülenlerin, kullar tarafından görülemeyen ve bilinemeyen iç yüzleri mâ halfehüm itibariyle böyle olmamaları mümkündür. Allah birdir ve yalnızca O ibadete lâyıktır; çünkü O’ndan başka olmuşu, olacağı, gizliyi, açığı, geçmişi, geleceği, görüleni, gaybı bilen kürsü, “koltuk, sandalye, taht” anlamlarına gelir. Mecazi olarak saltanat, hükümranlık, mülk mânalarında da kullanılmaktadır. Allah Teâlâ’nın üzerine oturulan maddî alet mânasında kürsüsü olamayacağından –bu O’nun bizzat açıkladığı yüce sıfatlarına aykırı düştüğünden– burada kürsüden bir başka mânanın kastedilmiş olması gerekir. Esasen Kur’an’da Allah’a nisbet edilen, “Allah’ın...” denilen her şeyi, O’nun varlığına dahil veya kullandığı bir şey olarak anlamak da doğru değildir. Meselâ “Allah’ın evi, Allah’ın ruhu, Allah’ın emri, Allah’ın kölesi” tamlamalarında Allah’a ait olan şeyler böyledir. Bunlar ne O’nun varlığının bir parçasıdır ne de kullandığı araçlardır; önem ve şereflerinden dolayı O’nun” diye tanımlanmışlardır. İbn Abbas’a göre kürsüden maksat ilimdir. O’nun ilmi her şeyi kaplar. Âyetin bu kısmını, “kürsüden maksat O’nun hükümranlığıdır ve buna sınır yoktur, hiçbir şey O’nun dışında kalamaz” veya “Allah semavatı, arzı, arşı Kur’an’da zikretmiş, fakat bunlardan maksadın ne olduğunu açıklamamıştır. Kürsüsü de böyle bir varlıktır, yerleri ve gökleri içine alacak kadar geniştir. Ne ve nasıl olduğunu ise ancak kendisi bilmektedir” şeklinde anlamak kâmil, eşsiz sıfatlarının bir kısmı âyette zikredilen yüce Allah’a, kulların sonsuz gibi gördükleri kâinatı korumak, gözetmek ve yönetmek elbette güç gelmeyecek, O’nu yormayacak, meşgul bile etmeyecektir. Çünkü O yücelerden yücedir, kimse bilmez Diyanet Kur'an Yolu Tefsiri Cilt 1 Sayfa 398-401Ayetel Kürsi Fazileti, Sırları ve FaydasıPeygamberimizin Mübarek Sözlerinden “Kur’an’da en büyük âyet, Âyetü’l-Kürsî’dir. Bu âyet bir evde okunursa, oraya otuz gün şeytan yaklaşamaz. Her kim her namazın arkasında bunu okursa, ölünce doğru Cennet’e gider. Çocuklarınıza, âilenize ve komşularınıza bu âyeti öğretin. Peygamber Efendimiz yatağına yatınca, bu âyeti ve bununla birlikte İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini okur, eline üfler ve vücudunun her tarafını sıvazlardı.Ayet-el Kürsi Hakkında Bilgiler ve SorularKur'an-ı Kerim'de Bakara Suresi 255. ayeti kerimesi olan Ayetel Kürsi, Hz. Allah'ın azametini ve kudretini anlatmak ile birlikte İslam'ın temel unsurlarını içerisinde barındırır. Medine döneminde indiği rivayet edilmektedir. Ayetel Kürsi anlamı, fazileti, faydaları ve koruyucu özellikleri nedeniyle sık sık okunması öğütlenmiş olan ayetlerin başında yer almaktadır. Nazar, bela, kötülük ve musibetlerden korunmak için okunabileceği gibi gün içerisinde beş vakit namazdan sonra okunması oldukça Kürsi Ne Demek? Manası Nedir?Kürsi kelime anlamı olarak koltuk, taht anlamındadır. Kök anlamı ise bir araya toplanma demektir. Mecazi olarak ise egemenlik, güç, sultan ve ilim gibi anlamları dile getirir. Allah’u Teala'nın Kuran’ı Kerimde bir kursisi olarak tabir edilen bu ayet, yeri ve gökleri içine alır. Bu özelliklerinden dolayı Kursi Ayeti olarak Kürsi özellikleri ve önemiAllah sıfatlarından ve isimlerinden bahsettiği gibi tevhid inancından bahseder. Bu sebeple anlam olarak oldukça Kürsi kaç ayet ve hangi surede yer alır?Ayetel Kürsi yalnızca bir ayettir. Bakara Suresi'nin 255. ayeti olarak Kürsi kaçıncı cüz ve Kur'an'da nerede?Bakara suresi içerisinde 255. ayeti kerimedir. Kur'an-ı Kerim'de 41. sayfa içerisinde yer almakla birlikte üçüncü cüzde Kürsi ne zaman ve nerede indirilmiştir?Medine zamanında indiği rivayet Kürsi ne zaman ve nasıl okunur?Ayetel Kürsi bollukta, darlıkta, sıkıntıda, zeminde ve her zamanda okunabilir. Ayet olduğu için namaz içerisinde de okunabilir. Özellikle uyurken okunması tavsiye edilir. Bu şekilde şeytan ve cinlerin şerrinden Allah’a Efendimiz bir hadis-i Şerifinde “ Kim farz olan her namazın ardından Ayetel Kürsi okursa ondan sonraki namaza kadar mahfuz kalır” buyurmuştur. Bu hadise göre farz namazların ardından da Ayetel Kürsi okumak çok Kürsi Zammı sure mi ve namazda okunur mu?Zammı sure değildir. Tek başına bir ayettir. Namazda Fatiha'dan sonra okunabilmektedir. Namaz bitiminde de tesbihattan önce Kürsi abdestsiz ve gusül abdestsiz okunur mu?Ayetel Kürsi Kur’an ayeti olduğu için abdestsiz ya da gusülsüz okunmaz. Kur’an-ı Kerime abdestsiz dokunulmaz. Dokunmadan sureler okunabilir. Ancak gusül abdesti olmadan Kur’an okunması doğru olmaz. Gusül abdesti olmadan bir saniye bile durmak doğru olmaz. Abdestsiz olduğunuzda Kur’an-ı Kerime dokunmadan ezberden Kuran ve dua Kürsi peygamberlerden bahseder mi?Ayetel Kürsi Peygamberlerden bahsetmez. Yüce Allah’ın esmalarından Kürsi’yi Cuma Günü Ya Da Çok OkumakHer an okunabilen Ayetül Kürsi’yi özellikle Cuma günü okumak çok faziletlidir. Cuma günü okuyan Allah'ın izniyleHer türlü evham ve korkudan uzak ve tehlikelerden günü okuyanın dileklerinin kabulüne vesile olacağı Kürsi Öncesi Okunacak Dua Var mıdır? Dua Okunmalı mıdır?Ayetel Kürsi Duası Namazlardan sonra, gece gündüz her saatte, Ayetel Kürsi okunmadan önce okunacak bu dua Sur’a üfleniceye kadar zaman diliminde 70 milyar hasene yazdırır. Dua şu şekildedir “Allahümme inni ükaddimü ileyke beyne yedey külli nefesin velem hatin ve tarfetin yatrifü biha ehlüssemavati ve ehlül arzi ve külli şey’in hüve fi ı’lmike kainün ev kadkane. Ükaddimü ileyke beyne yedey zalike küllih”Ayetel Kürsi Allah'ın Sıfatları ve İsimleri ile AnlamlarıAyetel Kürsi içerisinde geçen Allah'ın sıfatları arasında Muhalefetül lil Havadis, İlim ve basar sıfatları yer alıyor. Detaylı bilgi için ayetel kürsi'de geçen Allahın sıfatları ve isimleri yazısı Kürsi Cinlerden korur mu?Ayetel Kürsi Felak ve Nas sureleri ile birlikte bela, musibet, cin ve şeytanın şerrinden korunmak için Kürsi en uzun ayet midir?Bakara Suresi içerisinde yer almasına rağmen en uzun ayet Kürsi'nin Günde 3,7, 40 ya da gibi farklı sayılarda okunması önemli midir?Sayı olarak şu kadar bir sayı okunması gerekir gibi halk içerisinde rivayetler olmasına rağmen kişinin günlük limitine göre kendine bir sayı belirleyip buna göre okuyabilir. Direk olarak bir sayı Kürsi ile ilgili hadisler nelerdir?Hz. Peygamber, Übey b. Kâb’a “Allah’ın kitabından hangi âyet en büyüğüdür” diye sorup “Âyetü’l-kürsî’dir” cevabını alınca onu tebrik etmiştir Müslim, “Müsâfirîn”, 258.Yine Übey’in hurmasına şeytana tâbi bir cin musallat olmuş; vermeyi, dağıtmayı seven Übey’i bundan vazgeçirmek üzere hurmayı aşırmaya başlamıştı. Übey mahlûku takip ederek yakaladı. Garip bir şekli vardı. Onunla konuşunca kimliğini ve maksadını anladı. Kendilerinden nasıl kurtulabileceğini sorunca “Bakara sûresindeki kürsü âyeti ile” dedi ve ekledi “Onu akşamda okuyan sabaha kadar, sabahta okuyan akşama kadar bizden korunmuş olur.” Sabah olunca Übey durumu Hz. Peygamber’e aktardı. Resûlullah, “Habis doğru söylemiş” de Ebû Hüreyre’den naklen yukarıdakine yakın bir rivayet vardır. Hz. Peygamber’e hadiseyi anlatınca şeytan olduğunu öğrendiği hırsız Ebû Hüreyre’ye şöyle demiştir “Yatağına yatınca Âyetü’l-kürsî’yi oku, devamlı olarak Allah’tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır.”Allah varlığı ezelî, ebedî, zaruri ve kendinden olan, her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve her şeye kadir olan... yüce mevlânın öz ismidir. Bu öz isim zikredildikten sonra hem O’nun vahdâniyeti birliği, tekliği hem de İslâm’ın getirdiği imanın tevhid Allah’ı birleme, bir bilme özelliği açıklanmak üzere “O’ndan başka tanrı yoktur” Kürsi şifa için okunur mu?Kur'an-ı Kerim ayetlerinden bir ayet olduğu için dua ve şifa istemek maksatlı olarak Kürsi'yi üstünde taşımak sorun oluşturur mu?Ezberlemek ve öğrenmek maksadıyla kişi yanında Kürsi İle Birlikte Okunacak Dualar ve SurelerFatiha Suresi OkunuşuElhamdulillâhi rabbil'alemin, Errahmânir'rahim, Mâliki yevmiddin, İyyâke na'budu Ve iyyâke neste'în, İhdinessirâtal mustakîm, Sirâtallezine en'amte aleyhim Ğayrilmağdûbi aleyhim ve Suresi sayfasında detaylı bilgi yer Suresi OkunuşuKul e'ûzü birabbil felak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğasikın izâ vekab. Ve min şerrinneffâsâti fil'ukad. Ve min şerri hâsidin izâ Suresi OkunuşuKul e'ûzü birabbinnâs. Melikinnâs. İlâhinnâs. Min şerrilvesvâsilhannâs. Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi. Minelcinneti vennâsNazar Duası OkunuşuEuzü bi kelimatillahitammati min şerri külli şeytanin ve hammatin ve min şerri kulli aynin duası sayfasından detaylı bilgi Duası OkunuşuEzhibil-be'se rabben'nasi eşfi ve enteş'şafi la şifae illa şifauke şifaen la yugadiru dualar ve ayetler için şifa duası sayfası Duası OkunuşuEstağfirullah min külli ma kerihallah, Estağfirullahel'azim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü Duası OkunuşuAllahümme ğarati'nnucumu vehedeeti'luyunu ve entelhayyu'l gayyumullezi la te'huzuhu sinetün vela nevmun ya hayyun ya gayyumu ihdileyli veenim Ayetel Kürsi duasının okunuşu, anlamı haberimizde. Kur'an ayetleri olan ve dua niteliğinde olan Ayetel Kürsi'nin üstün özellikleri hadislerle Kürsi duasının Arapça okunuşunu, mealini, faziletini haberimizde bulabilirsiniz. Ayetel Kürsi oku, dinle, ezberle...Ayetel Kürsi dinleAyetel Kürsi Arapça okunuşuاَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ ﴿٢٥٥ Ayetel Kürsi Arapçası Ayetel Kürsi Türkçe okunuşuAllahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fis-semâvâti vemâ fil ard. Menzellezî yeşfeu indehû illâ biiznihi, ya’lemü mâ beyne eydîhim, vemâ halfehüm, velâ yühîtûne bişey’in min ilmihî, illâ bimâ şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel ard, Velâ yeûdühü hıfzuhumâ ve hüvel aliyyül Kürsi meali Bakara Suresi 255'nci ayet﴾255﴿ Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür. Ayetel Kürsi'nin faziletiÂyetü’l-kürsî’nin fazileti hakkındaki bazı hadislerde Hz. Peygamber Kur’an’da en büyük âyetin Âyetü’l-kürsî olduğunu Müslim, “Müsâfirîn”, 258; Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 352, “Ḥurûf”, 1, yatağına girerken onu okuyan kimseyi Allah’ın koruyacağını ve şeytanın ona yaklaşamayacağını Buhârî, “Vekâlet”, 10, bu âyetin içinde Allah’ın en yüce isminin bulunduğunu Müsned, VI, 461 ve Kur’an âyetlerinin efendisi olduğunu Tirmizî, “Feżâʾilü’l-Ḳurʾân”, 2 haber vermiştir. Rivayet tefsirlerinde yer alan bazı hadislerde de Âyetü’l-kürsî’yi okuyana Allah’ın hemen bir melek göndereceği, ertesi güne kadar bu meleğin onun iyiliklerini yazacağı ve kötülüklerini sileceği, farz namazların arkasından onu okuyanın da öldüğü zaman cennete gireceği ifade edilmiştir. Bu hadislerde işaret edilen fazileti sebebiyledir ki Âyetü’l-kürsî namazların sonunda genellikle okunan bir âyettir. Aynı inançla namaz dışında da sık sık okunan âyetler arasında yer alır. Ayetel Kürsi tefsiriİçinde Allah’ın kürsüsü zikredildiği için “Âyetü’l-kürsî” adıyla anılan bu âyet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle dikkat çekmiş, hakkında hadisler vârit olmuş, çok okunmuş, şifa ve korunmaya vesile kılınmıştır. Kelime-i şehâdet ve İhlâs sûreleri nasıl İslâm inancının özünü ihtiva ediyor ve insanlara Allah Teâlâ’yı tanıtıyorsa Âyetü’l-kürsî de –onlardan daha geniş ve detaylı olarak– bu özelliği taşımaktadır. Bir önceki âyette peygamberlerin getirdiği bunca âyet ve “beyyine”ye imana götüren işaret ve delil rağmen insanların ihtilâfa düştükleri, kiminin küfrü kiminin imanı tercih ettiği zikredilmişti. İnsanı imana götüren deliller, aklını kullanarak üzerinde düşüneceği “kendisinde ve yakından uzağa çevresinde enfüs ve âfâk”, peygamberleri desteklemek üzere Allah’ın onlara lutfettiği mûcizelerde ve vahiy yoluyla yapılan “sağlam delillere dayalı sözlü açıklamalar”da görülmektedir. Bu âyet gerçek mâbudu arayanlar için eşsiz ve başka hiçbir kaynaktan elde edilemez bir açıklamadır, delildir. Şevkânî’nin Buhârî, Müslim, Nesâî, Ahmed b. Hanbel gibi sahih kaynaklardan derlediği hadislerden birkaçı bile bu âyetin önemi hakkında bir fikir edinmeye yetecektirHz. Peygamber, Übey b. Kâb’a “Allah’ın kitabından hangi âyet en büyüğüdür” diye sorup “Âyetü’l-kürsî’dir” cevabını alınca onu tebrik etmiştir Müslim, “Müsâfirîn”, 258.Yine Übey’in hurmasına şeytana tâbi bir cin musallat olmuş; vermeyi, dağıtmayı seven Übey’i bundan vazgeçirmek üzere hurmayı aşırmaya başlamıştı. Übey mahlûku takip ederek yakaladı. Garip bir şekli vardı. Onunla konuşunca kimliğini ve maksadını anladı. Kendilerinden nasıl kurtulabileceğini sorunca “Bakara sûresindeki kürsü âyeti ile” dedi ve ekledi “Onu akşamda okuyan sabaha kadar, sabahta okuyan akşama kadar bizden korunmuş olur.” Sabah olunca Übey durumu Hz. Peygamber’e aktardı. Resûlullah, “Habis doğru söylemiş” buyurdu. Buhârî’de de Ebû Hüreyre’den naklen yukarıdakine yakın bir rivayet vardır. Hz. Peygamber’e hadiseyi anlatınca şeytan olduğunu öğrendiği hırsız Ebû Hüreyre’ye şöyle demiştir “Yatağına yatınca Âyetü’l-kürsî’yi oku, devamlı olarak Allah’tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır.”Allah varlığı ezelî, ebedî, zaruri ve kendinden olan, her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve her şeye kadir olan... yüce mevlânın öz ismidir. Bu öz isim zikredildikten sonra hem O’nun vahdâniyeti birliği, tekliği hem de İslâm’ın getirdiği imanın tevhid Allah’ı birleme, bir bilme özelliği açıklanmak üzere “O’ndan başka tanrı yoktur” buyurulmuştur. Müşrikler elleriyle yaptıkları putlara tapmakta idiler. Bunlar cansız eşyadan yapılırdı. Canı bile olmayan varlığın ilâh olamayacağını ifade etmek üzere hemen arkasından “O diridir” buyurulmuştur. Evet Allah diridir, O’nun hayat sıfatı vardır ve tıpkı diğer isimleri ve sıfatları gibi bunun da mahiyetini ancak kendisi Araplar’daki gerekse diğer kavimlerdeki müşriklerin çoğu büyük bir Allah’a inanmakla beraber bunun yanında –her birine bir işlev tanıdıkları– sözde tanrılara inanmışlardır. Bu inanç tevhide aykırıdır. Tevhidi açıklayarak başlayan âyet, Allah Teâlâ’nın “kayyûm” sıfatını zikrederek “küçük, aracı, özel görevli... tanrılar”a gerek bulunmadığını ifade etmektedir. Çünkü kayyûm, “bütün varlıkları görüp gözeten, yöneten, bir an bile onları bilgi ve ilgisi dışında tutmayan” demektir. “Onu ne uyku basar ne uyur” cümlesi, hay ve kayyûm sıfatlarını pekiştirmekte ve biraz daha anlaşılmasını sağlamaktadır. Uyku basan veya fiilen uyuyan birinin gözetim, yönetim, koruma gibi işleri yerine getirmesi mümkün değildir. Allah Teâlâ’nın kayyûmluğu kâmil ve kesintisiz olduğuna, daha doğrusu kayyûm sıfatı bunu ifade ettiğine göre O’nu ne uyku basar ne de ve gökte ne varsa –başka hiçbir kimseye değil– O’na aittir; yaratanı da gerçek sahibi de O’dur. Âyetin bu mânayı ifade eden parçası “Yalnız O’na aittir” kısmıyla tevhidi öğretirken “başkasına değil” mânasıyla de şirkin çeşitlerini reddetmektedir. Çünkü müşrik toplumlar varlıkları yaratılış, aidiyet ve yetki bakımlarından çeşitli tanrılar arasında paylaştırmışlar; meselâ yıldız, gök, yer... tanrılarından söz etmişlerdir. “Yerde ve gökte” tabiri Arapça’da “bütün varlıklar” mânasında kullanılmakta, adına yer ve gök denilmeyen veya maddî mânada yere ve göğe dahil bulunmayan mekânlar ve buradaki varlıklar da bu ifadenin içine girmektedir. Allah’a ortak koşan kâfirlerin bir kısmı, bu ortakların O’na denk olduklarına değil, O’nun nezdinde reddedilemez şefaat, geri çevrilemez aracılık hakkına sahip bulunduklarına inanmakta ve putlara bu anlayış içinde tapınmaktadırlar. “Allah katında, O izin vermedikçe hiçbir kimse şefaat edemez” mânasındaki cümle bu inancın asılsızlığını ortaya koymakta; şefaatin de izne bağlı bulunduğunu, O izin vermedikçe ve dilemedikçe kimsenin böyle bir yetki ve imkâna sahip olamayacağını özlü ve etkili bir şekilde zihinlere yerleştirmektedir. Allah katında kendisine şefaat izni verilenlerin durumu ve yetkileri, ödül törenlerinde ödülleri vermek üzere kürsüye çağrılan şeref konuklarınınkine benzemektedir. Ödülün kime verileceğini bilen ve belirleyen onlar değildir. Ancak bu merasimi tertipleyenlere göre onlar, şerefli, saygıya lâyık, büyük kimseler olduklarından kendilerine böyle bir imtiyaz verilmiştir. Allah katında şefaatlerine izin verilecek olanlar da Allah’a yakın ve sevgili kullar olacaktır. Allah’tan başka bütün şuur ve bilgi sahiplerinin bilgileri sınırlıdır, doğru da yanlış da olmaya açıktır. Bu genel gerçek şefaat meselesine uygulandığında kimin şefaate lâyık olduğunun da ancak Allah tarafından bilineceği anlaşılır. Çünkü dış görünüşü mâ beyne eydîhim itibariyle şefaate lâyık görülenlerin, kullar tarafından görülemeyen ve bilinemeyen iç yüzleri mâ halfehüm itibariyle böyle olmamaları mümkündür. Allah birdir ve yalnızca O ibadete lâyıktır; çünkü O’ndan başka olmuşu, olacağı, gizliyi, açığı, geçmişi, geleceği, görüleni, gaybı bilen kürsü, “koltuk, sandalye, taht” anlamlarına gelir. Mecazi olarak saltanat, hükümranlık, mülk mânalarında da kullanılmaktadır. Allah Teâlâ’nın üzerine oturulan maddî alet mânasında kürsüsü olamayacağından –bu O’nun bizzat açıkladığı yüce sıfatlarına aykırı düştüğünden– burada kürsüden bir başka mânanın kastedilmiş olması gerekir. Esasen Kur’an’da Allah’a nisbet edilen, “Allah’ın...” denilen her şeyi, O’nun varlığına dahil veya kullandığı bir şey olarak anlamak da doğru değildir. Meselâ “Allah’ın evi, Allah’ın ruhu, Allah’ın emri, Allah’ın kölesi” tamlamalarında Allah’a ait olan şeyler böyledir. Bunlar ne O’nun varlığının bir parçasıdır ne de kullandığı araçlardır; önem ve şereflerinden dolayı O’nun” diye tanımlanmışlardır. İbn Abbas’a göre kürsüden maksat ilimdir. O’nun ilmi her şeyi kaplar. Âyetin bu kısmını, “kürsüden maksat O’nun hükümranlığıdır ve buna sınır yoktur, hiçbir şey O’nun dışında kalamaz” veya “Allah semavatı, arzı, arşı Kur’an’da zikretmiş, fakat bunlardan maksadın ne olduğunu açıklamamıştır. Kürsüsü de böyle bir varlıktır, yerleri ve gökleri içine alacak kadar geniştir. Ne ve nasıl olduğunu ise ancak kendisi bilmektedir” şeklinde anlamak mümkündür. Yüce, kâmil, eşsiz sıfatlarının bir kısmı âyette zikredilen yüce Allah’a, kulların sonsuz gibi gördükleri kâinatı korumak, gözetmek ve yönetmek elbette güç gelmeyecek, O’nu yormayacak, meşgul bile etmeyecektir. Çünkü O yücelerden yücedir, kimse bilmez Yolu Tefsiri Cilt 1 Sayfa 398-401 ÖZGÜN Fatiha Suresi Okunuşu ve Anlamı Faziletli, okunacak ve ezberlenecek sureler, dualarFatiha SuresiAyetel KürsiKehf SuresiFelak SuresiNas Suresiİnşirah Suresiİhlas SuresiFetih SuresiSübhaneke DuasıYasin SuresiNazar DuasıSalavat DuasıAmenerrasulü Bakara Suresi son 2 ayetiLa yestevi Haberler Yaşam AYETEL KURSİ DUASI - Ayetel Kürsi Türkçe Anlamı, Arapça Okunuşu ve Tefsiri- AYETEL KURSİ DİNLE Ayetel Kürsi Duası ve Ayetel Kürsi Türkçe Anlamı, Arapça Okunuşu ve Tefsiri oldukça merak ediliyor. Ayetel Kürsi, Bakara Suresi'nin 255. ayetinde yer alır. İçinde Allah'ın kürsüsü zikredildiği amacıyla "Ayetü'l-kürsi" adıyla anılan bu ayet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle ilgi çeker. İslam inancının özünü amacıyla alan kelime-i şehâdet ve ihlâs sureleri yanısıra Ayetel Kürsi daha geniş ve çeşitli olarak özellik taşır. Hakkında pek çok hadis tespit edilen bu ayetin çoğu fazileti bulunur. Peki, Ayetel Kürsi duası okunuşu ve manası nasıldır? Ayetel Kürsi Türkçe okunuşu ve meali nedir? Ayetel Kürsi faziletleri... Allahu la ilahe illa hüvel hayyül kayyum duası... 1810 - Son Güncelleme 1810 AYETEL KURSİ DUASI - Ayetel Kürsi Türkçe Anlamı, Arapça Okunuşu ve Tefsiri- AYETEL KURSİ DİNLE Ayetel Kürsi, Bakara Suresi'nin 255. ayetinde yer alır. İçinde Allah'ın kürsüsü zikredildiği amacıyla "Ayetü'l-kürsi" adıyla anılan bu ayet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle ilgi çeker. Hakkında pek çok hadis tespit edilen bu ayet, deva ve korunmaya vesile kılındı. İslâm inancının özünü amacıyla alan kelime-i şehâdet ve ihlâs sureleri yanısıra Ayetel Kürsi bu surelerden daha geniş ve çeşitli olarak bu özelliği taşır. Bu ayet gerçek mâbudu arayanlar amacıyla eşi benzeri olmayan ve diğer hiçbir kaynaktan elde edilemez bir açıklamadır, delildir. AYETEL KURSİ DUASI - Ayetel Kürsi Türkçe Anlamı, Arapça Okunuşu ve Tefsiri- AYETEL KURSİ DİNLE AYETEL KÜRSİ OKUNUŞU Bismillahirrahmânirrahîm. - Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te'huzühu sinetün velâ nevm, lehu mâ fissemâvâti ve ma fil'ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ bi'iznih, ya'lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm, velâ yü-hîtûne bi'şey'in min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel'ard, velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim. AYETEL KURSİ DUASI - Ayetel Kürsi Türkçe Anlamı, Arapça Okunuşu ve Tefsiri- AYETEL KURSİ DİNLE AYETEL KÜRSİ TÜRKÇE ANLAMI Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla. "Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür." AYETEL KURSİ DUASI - Ayetel Kürsi Türkçe Anlamı, Arapça Okunuşu ve Tefsiri- AYETEL KURSİ DİNLE ÂYET EL-KÜRSÎ'NİN KONULARI On cümleden meydana gelen bu âyet-i kerîme, Kur'ân-ı Kerîm'in öne çıkan özelliklerinden olan tevhid Allah Teâlâ'nın birliğini ispat, ahkâm hükümler, buyruk ve nehiyler ve kısas kıssalar hakkındaki ilimlerini birbiriyle iç içe zikretmesidir. Âyetü'l-Kürsî'de, Kur'ân-ı Kerîm'in bu özelliğini âdeta mushafın özeti niteliğinde görebilmek mümkündür. Buna göre bu büyük âyet-i kerîme; Allah'ın birliği, onun hakikî diri Hayy oluşu, zâtı ile kaim Kayyum oluşu, Allah Teâlâ'nın yaratılmışların sıfatlarından ve onlara benzemekten tamamiyle uzak oluşu, yaratılmış olanların tümünün onun tasarrufunda bulunduğu, O'nun müsaadesi olmaksızın hiç kimsenin şefaat edemeyeceği, O'nun bilgisinin istisnasız her şeyi kuşattığı gerçeği, kudretinin arz ve semâlarda ne var ise hepsini kapsaması, zatının büyüklük ve yüceliği gibi hususları kapsamaktadır. Bu konular aynı vakitte "Tevhid" yani Allah Teâlâ'ya iman hususlarının esasını oluşturmaktadır. Âyetü'l-Kürsî'yi her şeyden evvelce kıymetli kılan asıl unsur, kısaca özetlemeye çalıştığımız, sahip bulunduğu işbu içeriğidir. Bu içeriğe bakıldığında "Allah Teâlâ sadece Âyetü'l-Kürsî'yi indirmiş olsaydı bile tek başına o, tüm insanlığın kurtuluşu amacıyla yeterdi" dahi denilebilir. Bu özelliklerine bağlı olarak Âyetü'l-Kürsî'nin Kur'ân-ı Kerîm'in en büyük âyeti bulunduğu Peygamber Efendimiz doğrultusundan açıkça beyan edilmiştir. Bu konuyla alakalı hadis-i şerifler, ileride, âyet-i kerîmenin fazîletlerine yer vereceğimiz başlık altında sunulacaktır. AYETEL KURSİ DUASI - Ayetel Kürsi Türkçe Anlamı, Arapça Okunuşu ve Tefsiri- AYETEL KURSİ DİNLE Allah Teâlâ'nın, Esmâü'l-Hüsnâ olarak tanınan 99 ismi ve bu isimler dışında kalan pek çok ismi ile sıfatı vardır. Bunların hepsinin arasında "Lafzâtullâh" olarak isimlendirilmiş olan "Allah" şeklindeki isimlendirmenin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Âyetü'l-Kürsî, bu isimle başlaması ve bu ismin en esas özelliklerini beyan etmesi yönünden da büyük bir değer kazanmıştır. En büyük isim bulunduğu belirti edilen "İsm-i Âzâm"ın ne bulunduğu konusu ile alakalı değişik rivayet ve görüşler varsa da bunun net olarak bilinmediğini ve bazı hikmetler sebebiyle gizlenmiş bulunduğu gerçeği hatırlatılmalıdır. Bu büyük âyet-i kerîmede Allah Te'âlâ'nın ismi zamirlerle saklı bir şekilde ve açık olmak üzere on yedi kez geçer. Allah Teâlâ'nın çoğu mevzuya birbiri ardına ilgi çekmesi, muhatapların gönlünün yine yine uyanması, her bir hususta yine açılması amacıyladir. Âyetü'l-Kürsî'yi okumayı âdet edinmiş olanlar da bu duygu yoğunluğunu her okuduklarında deney ederler.

kur an daki dua ayetleri arapça türkçe